Demografik verilere dayanarak dünyada birden fazla dil duyan veya ikinci dili çok erken yaşlardan öğrenmeye başlayan çocukların sayısının tek dillilere göre daha baskın olduğunu söyleyebiliriz. Elimizdeki sayı hiç de az sayılmaz. Hatta iki dil öğrenerek büyüyen çocukların hem okul öncesi ve ilkokul döneminde hem de yetişkinlik hayatında bilişsel beceriler açısından daha yetkin olduklarını gösteren oldukça fazla akademik çalışma var. Peki, nasıl oluyor da iki dil öğrenmek bizim topraklarımızda çocukları duygusal krize sokan bir mesele haline gelmeye başladı? Siz bunun bir mesele olmaya başladığının farkında mısınız?
Çocuk, zengin ve çeşitlilik gösteren dil girdisine ihtiyaç duyar.
Dilin yapısı ve sözcüklerin anlamı hakkında gerekli çıkarımları yapabilmesi için çocuğun hem nicelik hem de nitelik açısından zengin ve çeşitlilik gösteren dil girdisine ihtiyacı vardır. Diğer bir deyişle, anne ve babasının onunla konuşmasına şiddetle ihtiyaç duyar. Çocuk, ana dil gelişimini sağlarken o dile ait ne kadar fazla sözcük duyarsa onları zihinsel olarak o kadar aktif hale getirebilir. Çocukların anlatı becerileri günlük deneyimleri hakkında yetişkinlerle konuşarak, hikâye dinleyip anlatarak ve çoğu zaman kitap okuyarak gelişir. Eğer çocuk bu etkinlikleri içinde büyüdüğü toplumda konuşulan dilde yapamazsa kendini ifade etmekte zorluk çekmeye başlar.
Çocuğun ikinci dile ana dilinden fazla maruz kalmamasına dikkat edin.
Anne ya da baba farklı uluslardan olmadığında çocuğun yabancı dil öğrenimi bir bakıcı yardımıyla gerçekleşir. Çocuk erken dönemde zihinsel açıdan tam bir elektrik süpürgesine benzediğinden ona verilen her yeni bilgiyi içine çeker. Bu bilgileri içselleştirmesi ve hayatına dâhil etmesi için de kullanması gerekir. Bakıcısından edindiği dil öğretisini annesi, babası ya da ailedeki diğer Türkçe bilen kişilerle deneyimlemek istediğinde zorlanmaya başlar. Bakıcısından öğrendiği dili bakıcısı kadar iyi anlayamayan aile bireylerine kendini anlatamaz. Bu yüzden çocuk ve ebeveynleri arasında duygusal bir gerilim hattı oluşur.
Tam anlamıyla çift dille büyüyen çocukların zihinsel becerileri gelişir ve güçlenir.
Çift dille büyümek demek aynı anda iki dile benzer oranlarda maruz kalmak demektir. Çocuklar bu durumu deneyimlediklerinde aynı kelimenin hem Türkçe hem de diğer dilde olan karşılığını öğrenirler. Eş zamanlı düşünme, karar verme ve kendini kontrol etme becerileri de öğrenme düzeylerine göre değişir.
AMAN DİKKAT!
*Çocuğunuz iki dil öğrenirken yabancı dili daha iyi öğrensin diye onu Türkçe’den mahrum bırakmayın.
*Kendi ana diliniz olmayan ikinci dili kullanarak çocuğunuzla iletişim kurmaya çalışmayın.
*Bakıcının konuştuğu dilin sizin evinizin ana dili olmadığını zaman zaman kendinize hatırlatın.
*Çocuğunuzun kendini ifade etmekte zorlandığı zamanlarda onu sabırla bekleyin. Düşünmesi ve konuşması için ona fırsat verin.
*Çocuğunuzun zaman zaman dil bilgisi hatası yapması olağandır. Böyle zamanlarda onu küçümsemeyin, eleştirmeyin.
*İki dilin en etkili şekilde öğrenilmesi için iki dilin de eşit oranda evde konuşulduğundan emin olun.