“HASTA ÇOCUK” DEĞİL, “ÇOCUK HASTA”!

“HASTA ÇOCUK” DEĞİL, “ÇOCUK HASTA”!

“Çocuk Hasta’’ dediğimizde çocuk ön plandadır. Çocuğa bakılır, çocuk korunur ve kollanır. Hastalığının geçmesi için çocuğa özen gösterilir. Her zamankinden daha fazla ilgi ve daha fazla temas alabilir. “Hasta Çocuk” dediğimiz zaman ise, hastalığı ön plana çıkarırız. Bazen hastalığa o kadar odaklanırız ve hastalıkla o kadar uğraşmak zorunda kalırız ki çocuğu unuturuz. Tabii ki çocuğun kendisini değil, çocuğun çocuk olduğunu unuturuz. 

 

Çocuk, çocukluğunu unutmasın. 

Eğer çocuğun hastalığı biraz özen, biraz tıbbi müdahale, biraz dinlenme ile geçebilecekse ve çocuk günlük rutinine kısa sürede dönebilecekse işler daha kolaylaşır. “Hasta çocuk” tanımının getirdiği duygusal çatışmayı ve olumsuz yüklemeleri tolere edebilir. Oysa kronik hastalık nedeniyle hastanelerde uzun süre kalmak ve yaşamak zorunda kalan çocuklar için bu ifade hayati önem taşır. Çocukluğun unutulduğu ve hastalığa odaklanılan bir hayata dönüşür. Daha sonra iyileşse, hastalığı yense ve günlük hayatına nihayet dönebilse de kaçırdığı çocukluğu için söylenecek artık bir şey kalmaz.

 

Çocuğun iyi hissetmesi için sürekliliğin sağlanması gerekir.

Çocuğun hastalığının teşhis edilmesinden itibaren ailenin ve çocuğun hayatı değişir, var olan tüm dengeler bozulur. Uzun süre hastanede yaşaması gereken çocuğun, iyileşmeye uğraşırken iyi hissetmeye ihtiyacı vardır. Hastaneyi adeta evi haline getiren koşullara uyum sağlayabilmesi için hayatındaki bazı rutinlerinin devam edebilmesi gerekir. Bu rutinler çocuğun kendini iyi hissetmesi için önemli bir kaynaktır.

 

Bu sürecin başından itibaren çocuğun;

* Önce kendisine neler olduğunu anlaması,

* Merakının giderilmesi,

* Korkularının sakinleştirilmesi,

* Bedeninin çeşitli yerlerine bir şeylerin neden sokulduğunu bilmesi, 

* Tedavi boyunca cesaretlendirilmesi,

* Umudunun hep taze kalması gerekmektedir ki her şeye rağmen kendini güvende hissedebilsin. Ebeveynler çocuğun “iyi” hissedebilmesinin en önemli ilacıdır. Ardından çocuğa dokunan herkes gelir; doktorlar, hemşireler, diğer hastane çalışanları, öğretmenler.

1280 720 Ayna Psikolojik Danışma Merkezi

Funda Tekelioğlu

Emel Yazıcıoğlu

Zehra Birbiri

Ece Özdiker

Yaprak Salman

Zeynep Sezgin

Nurşah Memiş Akdoğan

Ceren Yüksel Dışpınar

Şule Acar

Murat Kaytancı

Ceyda Yanar

Zeynep Yetkin

Ayşegül Önk Eray

AYNA’DA Bireysel / Çift Randevuları

AYNA’DA Çocuk / Ergen Randevuları

BEBEKLİK DÖNEMİ

ÇOCUKLUK DÖNEMİ

ERGENLİK DÖNEMİ

GENÇ YETİŞKİNLİK

YAŞLILIK DÖNEMİ

PERGEL-PERFORMANS GELİŞTİRME PROGRAMI

ÖĞRENCİ KARİYER DANIŞMANLIĞI ALANLARI

YETİŞKİN KARİYER DANIŞMANLIĞI

GELECEĞİNİ PLANLA GRUP ÇALIŞMASI

Krizleri Yönetin, Güçlenin

Çalışanlarınızı daha iyi tanıyın

Çalışanlarınızı daha iyi tanıyın

Krizleri Yönetin, Güçlenin

Çatışma ve Problemleri Çözme performansınızı arttırın

Doğru Dinleme, doğru anlama, doğru ifade etme

IQ mu EQ mu?

Yönetici Adayları Daha Başarılı

Mutlu Çalışanlar

Zorbalar, kurbanlar.. Peki ya şahit olanlar?

Çocuklara dair her şey

Başa çıkma kaynakları içimizde

EMDR TERAPİSİ

Eğitim ve Çalışma Grubu

BİREYSEL GÖRÜŞME TEKNİKLERİ

KRİZE MÜDAHALE EĞİTİMİ

GRUP YÖNETİMİ EĞİTİMİ

DİKKAT VE ÖĞRENME “UZMAN EĞİTİMİ”

SİSTEMİK MÜDAHALELER EĞİTİMİ

Kurumlarda Zorbalık

Menekşe Onbaşı