Gelişim; bebeklikten çocukluğa, çocukluktan ergenliğe, ergenlikten yetişkinliğe ve devamında yaşlılığa doğru hiç durmadan ilerleyen bir yolculuk. Bu yolculuğun içindeki önemli durakları kaçırmadan ilerlemek ve o duraklarda olanları fark etmek önemli. Gelişim evrelerinin neler olduğunu öğrendiğim lisans eğitimime devam ederken tanışmıştım Prof. Dr. Selçuk Şirin’le. Şimdilerde herkesin hocası oldu. Sorgulamamızı, merak etmemizi ve hayal etmekten vazgeçmemiz gerektiğini bu kadar ısrarla söyleyen bir akademisyenle daha önce tanışmamıştım. Yıllar geçti! Farklı rotaları kullanarak aynı yolda çocuklar için aynı amaçla yürüyoruz.
Gençler geleceğin aynasıdır.
Gidişatı anlamak isterseniz, gençleri anlamak zorundasınız. “O nedenle ben ülkeyi anlamak için gençleri anlamaya çalışıyorum.” diyerek durumu özetliyor Selçuk Hoca. Klişe ama gerçek, bugün değil ama yarın onların. Ümit de onlarda çare de. Türkiye’de gençlerle yapılan araştırmalarda en kaygı uyandıran verilerden biri ümitsizlik. Gençler geleceğe umutla bakmıyor. Hayalleri çok somut ve kısa vadeli. Bu çok ciddi bir sorun. Koşullar ne kadar berbat olursa olsun, tarih boyunca tüm medeniyetler genç kuşaklarla kendisini yenilemiş. Kapıların kapandığı, ümidin kesildiği dönemlerde gençler bir yol bulup geçmişin üzerine yeni bir gelecek inşa etmiş. Kısa vadeli iniş çıkışlar olsa da insanlık her karanlık dönemden aydınlığa varmanın bir yolunu bulmuş. Bunu da hep genç kuşaklar aracılığıyla yapmış. O nedenle umudum yaşlı yetişkin kuşaklarda değil, gençlerde.
Pratik, teoriyi terbiye eder.
Farklı alanlarda uzman olan herkesin bildiği gibi kuramsal olan ile pratik olan arasında her daim bir makas vardır. Bilmek ve uygulamak iki ayrı şeydir. “Bunu sen de mezun olduktan sonra pratik yaparken fark etmişsindir.” Kuramsal doğruların yaşamdaki uygulaması çok farklı olabiliyor. Pratik teoriyi terbiye eder. O nedenle bu kitapta somut öneriler sunarken kendi babalık tecrübelerimden de yararlandım. Bunu söylerken sakın ola ki ideal bir ebeveynden dersler beklemeyin benden. Öyle bir ebeveyn yok. Olabildiğince iyi olalım yeter.
Ergenlik ve Beliren Yetişkin
Ergenlik de beliren yetişkinlik dediğimiz ergenlikle yetişkinlik arasında geçen yirmili yaşlar da aslında iddia edildiği gibi öyle çok stresli bir dönem olmak zorunda değil. İnsan bilmediği şeyden korkar. “O nedenle ebeveynlere ilk önerim çocuklarını tanılamaları, ergenlik dönemi hakkında genel bir çerçeveye sahip olmaları.” Her ikisi de emek istiyor. Amacım hem gençlere hem de ebeveynlere yalnız olmadıklarını hatırlatmak, onlara yol arkadaşı olmak.
Ebeveynlerin Görevi: Anlamak
“Yetişin Gençler’i yazarken kendi gençlik yıllarıma döndüm. Kitapta da anlattığım gibi gençliğim Türkiye’nin çok farklı yerlerinde geçti. 18 yaşıma gelene kadar Kars, Ardahan, Mersin, Yozgat ve Rize ve en son Ankara’da yaşadım. ODTÜ’yü kazandığımı öğrendiğimde bizim köyde bir bakkal işletiyordum.” O nedenle şunu çok iyi biliyorum, geleceği hayal edersin ama tasarlayamazsın. Neyin nereye varacağına zaman karar veriyor. Bize düşen anı en iyi şekilde anlamak. Kendimizi geleceğin belirsizliğine hazırlamak. İnsan gelişim karmaşık bir süreç. Bu kitap da bu karmaşayı mümkün olduğu kadar basitleştirmek için kaleme alındı.
Prof. Dr. Selçuk Şirin Ebeveynlere ve Uzmanlara Sesleniyor:
Genetik Her Şey Değildir!
Çocuk gelişiminde bilimsel verilerin bizi getirdiği temel sonuçlardan biri gelişimin ne doğuştan ne de sonradan tek başına açıklanacak bir vaka olmadığı gerçeğidir. Maalesef bizde her şeyi genetiğe indirgeme eğilimi yüksek. Bu niye başardı çünkü o çok zeki. Bu niye başarısız oldu çünkü onun içinden gelmiyor. İşte bildiğin klişeler. Oysa artık elimizde sayısız araştırma var. Hepsi aynı şeyi söylüyor. Genetik önemli ama asıl belirleyici olan değişken çevre. Sitem ettiğim nokta işte bu. Elimizdeki veriler genetik tek başına her şeyi açıklamaz derken her şeyi oraya ipotek etmek havlu atmaktır. O zaman ebeveynliğe, öğretmenliğe ya da psikolojik desteğe ne gerek var.